Cumartesi, Nisan 26, 2025
Google search engine
Ana SayfaGenelDokunmayın Değer Katanlara

Dokunmayın Değer Katanlara

Prof. Dr. Nazan Demir’e Dair

Köşe Yazısı – Seycan Akman

İşim gereği, yıllardır çok sayıda insanla tanışma ve onları yakından tanıma fırsatı buldum. Bunların bir kısmı şehre gelen konuklar, bir kısmı şehrin yerlileri, bazıları da yıllar içinde yaptıklarıyla iz bırakan özel insanlar oldu. Akademisyenler, siyasetçiler, sanatçılar, iş insanları… Sayısız hikâye, sayısız hayat kesişti bu yolculukta.

Ancak bazı isimler vardır ki, sadece mesleki başarılarıyla değil, karakterleriyle de yer eder insanın hafızasında. İşte onlardan biri, hatta en başta gelenlerden biri Prof. Dr. Nazan Demir’dir. Onunla tanışmak, işlerini yakından takip etmek ve zaman zaman yanında olmak, benim için bir ilham kaynağı oldu.

Prof. Dr. Nazan Demir, Muğla’ya geldiği ilk günden itibaren bilimsel çalışmalarıyla, vizyonuyla ve yorulmak bilmeyen enerjisiyle dikkat çeken bir isimdi. Tıbbi aromatik bitkiler alanında ülkemizde öncü çalışmalara imza attı. Kurucusu olduğu merkez ile yalnızca bilim dünyasına değil, yöre halkına da dokunan projeler üretti. Yaz okulları, eğitimler, yayınlar, romanlar… Bilimin sadece laboratuvar ortamında kalmaması gerektiğini düşünen, sahaya inen ve bilimle hayatı birleştiren bir akademisyenden bahsediyoruz.

Ben onun çalışmalarını defalarca haberleştirdim. Kimi zaman yalnız, kimi zaman şehrin önde gelen isimleriyle birlikte ziyaret ettim. Her seferinde aynı şey dikkatimi çekti: Güleryüzü, nezaketi ve üretme tutkusuyla sadece beni değil, yanımda götürdüğüm herkesi büyüledi. Akademisyenliği sadece ders anlatmak değil; üretmek, anlatmak, fayda sağlamak olarak gören bir hocaydı.

Bugün üzülerek öğrendiğim bir gelişmeyi, tüm iyi niyetimle ve sorumluluk hissiyle paylaşmak istiyorum. Prof. Dr. Nazan Demir, bizzat kendisinin kurduğu, ülkemizde ilk ve tek olma özelliği taşıyan merkezdeki müdürlük görevinden alınmış. Yerine başka bir öğretim görevlisinin atandığını öğrendim.

Üniversitenin kendi içinde aldığı bu kararın detaylarını bilemem, tartışmak da benim görevim değil. Ancak bu şehrin bir ferdi, bu ülkenin bir vatandaşı ve bu hocayı yakından tanıyan biri olarak, içime sinmediğini söylemek istiyorum. Çünkü bazı insanlar vardır; bulundukları yerin ötesinde bir anlam taşırlar. Onlar bir unvandan ya da makamdan ibaret değildir. Onlar yaptıklarıyla, bıraktıklarıyla, ilham verdikleriyle değerlidir.

Nazan Hoca’yı örnek almak için akademisyen olmak gerekmez. Onun üretme aşkı, azmi, kayıplar yaşarken bile çalışmaya sarılması, gençlere umut olması, yazdığı romanlar, uluslararası yayınevlerinde yer alan kitapları… Bunlar sadece bir bilim insanının değil, gerçek bir öncünün izleridir.

Bir keresinde ablasının vefatını öğrendiğimde kendisini aradım. Üzgün olduğunu ama acıyı çalışarak aşmaya çalıştığını söyledi. O anda bile TÜBİTAK projelerinden bahsetti. Bu cümle hâlâ kulağımda çınlar: “Bu acıyla başa çıkmak için çalışmam lazım.” Bu söz, onun kim olduğunu anlatmak için yeterlidir.

Bildiklerime göre, yazdığı romanlardan biri olan Parfüm ile İlaç İngilizceye çevriliyor ve 11 farklı ülkede kütüphanelere giriyor. Yine İksir romanı da uluslararası yayımlanmak üzere hazırlıkta. Aynı zamanda Stratonikeia Antik Kenti’ni konu alan romanı ile kültür turizmine ve tarihimize katkıda bulunuyor.

Bütün bu çalışmaları yapan bir bilim insanına, hele hele kadın bir akademisyene, sahip çıkmak yalnızca görev değil, aynı zamanda bir vicdan meselesidir.

Bugün susarsak, yarın konuşmak için geç olabilir.

Kadınlar Günü’nü kutladık,bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isterim ki, kadınlara çiçek vermek yetmiyor. Onlara sahip çıkmak, seslerini duymak, arkalarında durmak gerekiyor.

Hocamızın o koltuğa ihtiyacı yok. Ama bizim, onun yaptığı işlere ihtiyacımız var. Onun temsil ettiği değere, vizyona, ilhama ihtiyacımız var.

Bu yazıyı kaleme alırken, içimdeki saygıyı ve sorumluluğu hissederek yazdım. Belki hocamız bu satırların yazılmasını istemezdi. Ama bazen, sessizlik de bir haksızlık olur. Beni bağışlayacağını umarak söylüyorum:

Bu şehir, bu ülke ve bu toplum, değer yaratan insanlara vefa borcunu unutmamalı.

Dokunmayın Nazan Hocamıza.

Dokunmayın onun gibi nice öncü kadına.

Unvanları alınsa da, izlerini silemezsiniz.

Ve unutmayalım: Bazı insanların makamları değil, anıları konuşur.

Anılarıyla uğraşamazsınız.

Dokunmayın Nazan Hocamıza ve onun gibi şehrimize, ülkemize, insanlığa değer katan ve artık çok az sayıda kalan kadınlarımıza, insanlarımıza!

Son olarak söyleyeceğim şu; bilim evrenseldir ve her şeyin üzerindedir.

Üzmeyin Nazan Hocamızı ve onun şahsında bizi. Bazı insanların kendisi ile uğraşabilirsiniz ama anılarıyla asla.

O zaman mahkum olursunuz şehrin vicdanında. Bunu iyi düşünelim Muğla ve hatta ülke olarak. Hocamızın o koltuğa ihtiyacı yok ama bizim onun yaptıklarına ihtiyacımız var.

Sizi seviyorum hocam ve lütfen siz yazmayın dediğiniz halde yazdığım için kusura bakmayın. Beni anlayacağınız biliyorum neden mi?

Çünkü ben de sizin gibi işimi aşkla yapan biriyim ve herkesin bunu öğrenmeye hakkı var.

Söz konusu bir kadın akademisyense ve bu kadar üretkense, sahip çıkmak, destek olmak hepimizin sorumluluğudur.
Kadınlar Günü’nde alkışladığımız kadınları, gerçek hayatta yalnız bırakmayalım.
Saygıyla…

RELATED ARTICLES
- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments